Ticaret hayatının etkinliğinin arttırması ile bağlantılı bir şekilde çalışma hayatında hukuki düzenlemelerin yapılması gereksinimi artmaktadır. İş işveren ilişkileri düzenlenirken; işçi hakları ve yükümlülükleri ile işveren üzerindeki sorumluluklar hakkında gerekli sınırlar çizilmiştir.
Bir yandan işçinin haklarının korunması bir yandan görev ve sorumluluklarını yerine getirmemesi gibi durumlarda işverenin menfaatinin korunmasında dengenin sağlanması çok önemli bir kriterdir. İş kanunu genel olarak işçiyi koruma ilkesini benimsemiş olsa da işverene suiistimal ile karşı karşıya kaldığında birçok yetki tanımaktadır.
İş hukuku alanı özellikle Yargıtay içtihatlarının güncel olarak takip edilmesini gerektiren bir husustur. Her geçen gün yeni gelişmelere gebe olan çalışma hayatında kanunun genel çerçevesini çizdiği hukuki çözüm mekanizması, günceli iyi yorumlayan hukukçular ile etkin savunma sonrasında menfaatleri daha iyi koruyabilmektedir. Son olarak AİHM in kimi içtihatlarına konu olan işçi işveren ilişkilerinde güçlü bir hukuki yardımda tecrübeli ofisimiz yıllardır işçi veya işveren birçok müvekkilinin hakkını koruyabilmiştir.
Son yapılan kanuni düzenlemeler ile bu alanda sıklıkla karşılaşılan sorunlar şunlardır;
İş Mahkemeleri Kanunu 3. Maddesi, işe iade ile iş alacağı ve tazminat davalarının açılmasından önce arabuluculuk sürecinin işletilmiş olmasını bir dava şartı olarak getirmiştir.
Kanun m.3/1 “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Denilmektedir.
Kanunun ilgili maddesi uygulaması 01.01.2018 olarak belirlenmiştir. 2018 yılı itibari ile başlayan bu uygulama için ofisimiz gerekli şartları taşımakta, arabuluculuk ile ilgili olarak gerekli izinleri almış bulunmaktadır.
İlk olarak Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan yeni tip Korona virüs (CO [...]